“DÜŞÜNCELER”

 

Düşünmek, zihin, benlik, ruh, istekler. Bir türlü cevaplanamayan sorular. Zaman geçiyor, beden yaşlanıyor, zihnimizin hard diski doluyor. Yer açmak için bazı şeyleri çabuk unutuyor. Dünya ve etrafımızdakiler sürekli değişiyor. Biz de değişiyoruz veya değiştiğimizi sanıyoruz. Bu değişimlerin, gelişmelerin amacı ne? Sonu var mı? Nerede başladı nerede bitiyor? (Adem ve Havva ile başladı deyip güldürmeyin beni.) Sürekli bir koşuşturmaca. Fani olup fani şeylerle uğraşmak ne kadar anlamlı? Bugün öğrendiklerimizin yarına bir faydası var mı? Değişmeyen, huzurlu, barış içinde, dingin bir yer var mı? Tanrı dediğimiz güç veya yaradan polariteden, ikilikten nereye ulaşmaya çalışıyor bilen var mı? Neden korku, endişe, üzüntü, hüzün, nefret, kıskançlık, ayrılık, şiddet, ölüm var? İlla olumlu bir sonuca ulaşmak için neden bir sürü olumsuzluğa, acıya, adaletsizliğe katlanmamız gerekiyor? Yaratanın tasarımında mı hata var? Bizler defolu yaratıklar mıyız? Kusursuz benzerlerimiz başka alemlerde mi acaba? Tanrı sevgi dolu ise, yanımızda ise, esirgeyen ve bağışlayan ise, bu üzüntü ve acılarla bizi nereye vardırmak istiyor?

Sevmek ve sevilmek evet hayattaki en güzel şey. Değişmeyen, bitmeyen bir sevgi var mı? Varsa nerede? Yalan dolan, ikiyüzlülükle, vefasızlıkla bozulmayan, bitmeyen bir sevgi var mı? Birçok bedel ödeyerek, acı çekerek öğrendiklerimiz, sırf Tanrıyı ve yarattıklarını koşulsuz sevmeyi öğrenmek için mi? Bir tek gerçeği görmek, öğrenmek için bir sürü gerçek olmayan, sahte şeye katlanmak neden? Tanrı/yaratan/enerji her ne derseniz, ne yapmamızı istiyor/bekliyor? Döngüler içinde yaşarken; aciz, sınırlı, değişen kullar olarak neye ulaşmamız gerekiyor?

Yukarıdaki sorular, sorunlar bitecek gibi gözükmüyor. Yaşayan herkes, düşünen her kafa benzer soruları sormuş/soruyor. Cevabı bilen hiç kimse yok. Herkes kendi düşüncesini, inancını gerçekmiş gibi hararetle savunuyor, anlatıyor. Ölümden sonrasını gidip gören ve geri dönüp anlatan olmadığına göre hiç kimse salt, değişmez gerçeği bilmiyor ama her şeyi çözmüş gibi konuşuyor, yazıyor. Oysa değişmeyen tek şey değişim kuralı işlemeye devam ediyor. Değişmeden kalan ne? Sadece Tanrı/yaratan değişmeden kalabiliyor herhalde. O da değişiyorsa zaten mükemmel olmayıp hâlâ gelişmeye devam ediyor demektir.

Nesilden nesle aktardığımız ne? Geliştiğimizi, ilerlediğimizi sansak da aslında hep aynı kısır döngünün içinde dönüp duruyoruz sanki.

Ahmet Erdemli

(25.04.2013)

2 Yorum

  1. Değişim, yaşamın her anında etken,olaylar ve insanlar sebebi ile isteyerek yada istemeyerek gerçekleşiyor. İnsalar tecrübe ederek her öğrendiği en iyi bilgiyi yazıyor doğru. Okuyan kişiler kendi bilgilerinin üzerine ekliyor. Bilenler kendi bilgilerinin daha üstünde yazan kişilerin kaynaklarından faydalanıyor. Zaten yaşamda ruhsal ilerleme doyum bu şekilde oluyor. Bence

Yorum Yap

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Diğer Paylaşımlarım

Benzer Paylaşımlar